Yıllarca yürüdüğüm Tahran Caddesi’nin uzunluğuna baktım, 600 metreymiş! Benim için ise bir yazı ile sınırlanmayacak kadar uzun, upuzun! Hemen söylemeliyim, daha sonraki yazılarımda da söz edeceğim bu kısacık caddeden. Çocukluk yıllarımdan başlayarak liseyi bitirene kadar defalarca geçmişimdir bu “ara yoldan”, neyle neyin arası? Başçavuş Sokak’ın sonundaki evimizle Kavaklıdere arasında. Bu arada, benim yürüdüğüm zamanlarda Tahran […]
Devamını OkuAnkara’nın kültür tarihini kazımaya başladığınızda ünlü bir Danimarkalı şairle karşılaşırsınız, şaşırmayın. Danimarka’nın tartışmasız en önemli şairlerinden olan Henrik Nordbrandt (1945-2023), 1970’lerin başında ilk kez Türkiye’ye gelmiş, daha sonra farklı yerlerde bulunmuş ve en sonunda, 1990’ların ortalarında ayrılacağı güne kadar Ankara’da oturmuştur. Yurtdışındaki eğitimimi tamamladıktan sonra Türkiye’ye dönmüş, kısa dönem askerlik yapmış ve 1991’in Şubat’ında üniversitede […]
Devamını OkuAnkara hikâyesi bol bir kenttir. Her bir sokağın, mahallenin, semtin bir hikâyesi vardır illa ki. Hele Ulus’taysanız, dinleyeceğiniz şeyler çoğalır. Her Ankara ziyaretimde, beni şaşırtan bir yerleşimle ya da mimari tarzla karşılaşmak oldukça sevindiriyor. Hüzünlendiğim tarafı genellikle bu karşılaşmalardaki hüzün. Çoğu terk edilmiş ya da bakımsızlıktan dökülen eski evler, mahalleler görmek; bir zamanlar buralardaki canlı […]
Devamını OkuBir önceki yazımda Kenedi Caddesi’ni anlatırken tüm üniversite hayatım boyunca oradan yürüyüp Tunus Caddesi’ne, ODTÜ otobüslerine gittiğimden söz etmiştim. Artık pek bir şey ifade etmeyebilir ama yetmişli yıllarda ODTÜ şehrin basbayağı dışındaydı, şehir nerede bitiyor diye sorarsanız, Eskişehir Yolunda otobüslerin durduğu, Bahçeli Son Durağa (7. Caddenin sonu) yakın noktada diyebilirim. Bahçeli ya da Emek’te oturanlar […]
Devamını OkuKılcallar gibidir sokaklar, apartman gecekondu fark etmez, asıl çoğunluğu yaşadığı, trafiğin daha az olduğu, sakin sessiz hayat alanlarıdır. Daha doğrusu, en azından eskiden öyleydi. Artık, trafikten kaçmaya çalışanların araçlarıyla (kuryeleri unutmayalım!) ele geçirdiği, kaldırımlarına arabaların park ettiği, yayaların yürümekten imtina ettiği daracık geçitlerden öte değil. Neyse, eskilere dönelim, mütevazı zamanlara. Bu kez, üniversite hayatım süresince […]
Devamını OkuCaddeleri bilirim, mecbur kalınca tabii ki oradan da yürürüm ama mesele salim kafayla dolaşmaksa, ben bir sokak insanıyım. Ankara’da doğdum büyüdüm, aradaki iki yıllık İstanbul ve sonrasında yedi yıllık yurtdışındaki yılları saymazsak, 2004 yılına kadar da yaşadım. Bir yirmi yıl kadardır uzağındayım. Ama Ankara’nın aklıma gelmediği bir günüm yoktur desem yanlış olmaz. Arada dört yıl […]
Devamını Oku